Beni ilk hamileliğimde en çok zorlayan şey mide bulantılarım olmuştu. Naz’da çok şükür ki Nil kadar şiddetli geçmedi. O yüzden ilk üç aylık dönemi aslında rahat geçirdim. En zorlandığım dönem Nil’in ayaklanmaya başladığı günlerdi aslında. Bir yandan büyüyen karnım bir yandan sürekli uyuma isteğim, halsizliğim… Nil’in o hareketli haline ben artık yavaş kalıyordum. Ve vicdanım da işte tam bu noktada sızlamaya başladı. “Ona yetemiyorum, yetersiz kalıyorum, hızına yetişemiyorum, daha o büyümeden yeni bir bebek geliyor, onu bu duruma nasıl alıştıracağım?” gibi birçok düşünce vardı kafamda.
Fikir danıştığım birçok uzmanın bana özellikle söylediği şey ‘Nil’i en başından itibaren bir kardeşi olacağı’ düşüncesine hazırlamaktı. 'Anlamıyor' diye düşünmeden ilk günden itibaren karnımda bir bebek olduğunu, onun bir kardeşi olacağını ve zaman zaman bu nedenle ona yetersiz kaldığımı hep açıklamaya çalıştım. Karnım belirginleştikçe ve büyüdükçe Nil aslında bir şeylerin de orada büyüdüğünü daha net anlamaya başladı. Bu sırada Nil yürümeyi öğrendi ve yavaş yavaş konuşmaya başladı. Ve tam bu süreçte 2 yaş sendromuna girdi. Bu sendromu yaşamış olan anneler çok iyi bilir ki neredeyse çocuğunuz olmadan tuvalete bile gitmeniz imkânsız hale geliyor. Her dakika sizi yanında istiyor, siz 1 dakika gözünün önünden kaybolsanız ağlamaya başlıyor ve krize giriyor. İlk hamileliğimde dinlenecek çok zamanım olmuştu ama ikincide neredeyse hiç dinlenemedim ve tüm zamanımı bu sebeple Nil’e ayırdım.
Yine uzmanlardan aldığım bir tavsiye; Nil’in hayatında herhangi bir değişiklik yapmamak ya da radikal bir karar almamaktı. Mesela ev ya da odasını değiştirmek, tuvalet eğitimi, emzikten koparmaya çalışmak gibi radikal birçok değişikliği kardeşinin geleceği döneme denk getirmemeye çalıştık. Kardeş başlı başına bir değişim olduğu için başka değişimleri o an hayatına sokmamak adına gayret gösterdik. Bu yüzden örneğin evindeki odasını hiç değiştirmedik ve Naz’a ayrı bir oda hazırladık.
Kendimi iyi hissetmediğim zamanlarda her zaman eşimden ya da aile fertlerinden yardım istedim. Ben yanında olamadığım zamanlarda Nil kaliteli vakitlerini hep onlarla geçirdi. Ve ailedeki hiç kimse bir kardeşi olacağını ondan saklamadı. Onlar da aynı benim gibi bu değişime Nil’i hazırlamaya çalıştılar.
Bu süreçte en zorlandığım an, sabah Nil’i bırakıp Naz’a doğuma gideceğim zamandı. Doğumdayken bile aklımda hep Nil vardı. Pedagog bize, Nil kardeşini hastaneye görmeye geldiğinde “kolunda serum gibi herhangi bir alet olmamalı, sen ayakta durabiliyor olmalısın ve onu o şekilde karşılayabilmelisin” demişti. Her iki kızımı da sezaryen ile dünyaya getirdiğim için ve ikinci doğumum maalesef çok kötü geçtiği için ilk gün hiçbir alet olmadan ayağa kalkmam maalesef mümkün olmadı. Bu yüzden Nil hastaneye kardeşini görmeye ikinci gün geldi. Ben ayaktaydım ve çok acı çekiyordum ama yine de onun için hiçbir şey hissetmiyormuş gibi ayakta durmaya çalışıyordum. Pedagogumuz kardeşine hediye getirme fikrini uygulamamamız gerektiğini söyledi. Nil hastaneye ilk geldiğinde aslında çok şaşkındı. Olayı anlamaya çalışıyor ama her şeyden önce benim ona nasıl baktığıma ve nasıl göründüğüme dikkat ediyordu.
Hastaneden eve geldikten sonra Nil’i olabildiğince sık bir şekilde Naz ile bir araya getirmeye çalıştım. Evet, bir kardeşi olmuştu ama ben her zaman onun sanki en yakın arkadaşı dünyaya gelmiş gibi hissetmesini istedim. Hiçbir zaman Naz ile geçirdiğim vakti Nil’den saklamadım “aman görmesin, aman gelmesin” demedim. Ve Naz’ın öz bakımına hep onu dahil etmeye çalıştım. Altını değiştirmesini, biberonla süt vermesini ya da ben emzirirken yanımda durup bana yardımcı olmasını sağlamaya çalıştım. Fakat beni emzirirken gördüğünde ağlamaya başlıyordu. Tabii bunu anlamak için çok küçük bir yaştaydı. Bu nedenle onu zorlamadım ve Naz’ı hep yalnız emzirdim.
Nil gerçekten büyüdükçe bir kardeşinin olduğunu ve onun da bu ailenin bir parçası olduğunu hissetmeye başladı. Her zaman Nil’e ayrıca zaman ayırmaya gayret gösterdim. Ve şimdi gerçekten kardeşini seven, onunla birlikte vakit geçirmekten keyif alan bir çocuk haline geldi.
Peş peşe iki çocuk evet zor… Ama bence çok güzel bir duygu. Evet, anneye çok iş düşüyor ve anne gerçekten çok zorlanıyor. Özellikle emziriyorsanız bu sizi iki katı yoran bir süreç haline geliyor. Ama günün sonunda ikisini yan yana ve birbirlerine gülerken gördüğünüzde tüm bu zorluğa değiyor.
Şimdi ‘iyi ki yapmışım ve iyi ki iki kızım var’ diyorum ve isteyen herkesin aynı duyguları yaşayabilmesini diliyorum.