İYİ HİSSET - SAĞLIK

Gelecek kaygısıyla nasıl başa çıkılır?

Günlük konuşmalarımız içerisinde sınav kaygısı, performans kaygısı, ayrılık kaygısı ve gelecek kaygısı gibi konular yakınlarımızla ve arkadaşlarımızla konuşmalarımızın önemli bir kısmını oluşturuyor. Hepimizin çok doğal kaygılar hissedebileceği bu günlerde sakinliğimizi ve sağlımızı koruyarak nasıl hayatımızın akışını devam ettirebiliriz? Uzman Klinik Psikolog Ceren Başak Araz cevaplıyor.

profil
BT Ekip
02.11.2016
Gelecek kaygısıyla nasıl başa çıkılır?

Kaygıyı doğru anlamak onunla başa çıkmanın başlangıcı olabilir

Kaygı duygusu ve korku duygusu çoğu zaman aynı anlamda ve benzer duyguları tarif etmek için kullanılır. Bu kadar yakın duygular olmalarına rağmen aralarında önemli farklılıklar bulunmaktadır ve bu farkı anlamak kaygı ile başa çıkmakta büyük önem taşır. Korku, gerçek bir tehlike ile karşılaşıldığında verilen evrensel bir tepkiyken kaygı daha çok henüz gerçekleşmemiş ve geleceğe yönelik endişeleri kapsamaktadır. Herkese tanıdık gelebilecek belirtileri arasında kalp atışlarında hızlanma, odaklanma güçlüğü, uyku problemleri ve genel duygu durumda bozulmalar sayılabilir.

Kaygı (anksiyete) ve stres, algılanan (her zaman gerçek olmayan) tehlikelere verilen fiziksel ve duygusal tepkiler olarak tanımlanabilir. Belirli bir seviyede kaygı işlevselliğimizi ve hayatta kalma güdümüzü desteklese de daha ufak ve günlük meselelerde bizim toleransımızı etkileyebiliyor: Cevaplanması gereken e-postalar, sınavlar, ilişkisel çatışmalar ve modern hayatın hızı gibi.

Neyse ki kaygı ile başa çıkmada etkili olabilecek birkaç müdahale günlük hayattaki ufak değişiklikler ile yapılabilir.

1.    Uyku düzeni olmazsa olmaz: Uyku düzenindeki tutarsızlıklar bazen ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu durum yalnızca fiziksel sağlık üzerinde değil aynı zamanda genel stres seviyesi ve duygu durum üzerinde olumsuz bir etki doğuracaktır. Özellikle düzenli uyku uyuyamadıkça kaygılanmak ve kaygılandıkça uyuyamamak kısır döngüsünü doğurabilir. Özellikle kaygılı hissettiğiniz dönemlerde öncelikle yedi ile dokuz saatlik düzenli gece uykusu alabilecek şekilde plan yapmaya çalışabilirsiniz. Beynin ve vücudun dinlendiği bir gece uykusunun ertesi günü kaygı seviyesinde de önemli değişiklikler görülecektir.

2.    Etrafınızla birlikte beyninizi sadeleştirin: Etraftaki dağınıklık zihinsel dağınıklığa eşittir. Bazen dağınık bir çalışma ortamın rahatlamayı güçleştirir ve işin hiç bitmeyeceği hissini getirebilir. 15 dakika gibi kısa bir zaman ayırarak yaşam alanınızı ya da çalışma alanınızı düzenlemek bir şeyleri “düzenleme” düşüncesine eşitlenebilir ve tamamlama hissinden alacağınız güç ve tatmin ile yapmak istediklerinizin diğer kısmını halletmenize yardımcı olabilir.

3.    Mideniz yoluyla aklınıza doğru şeyleri getirin: Kaygı vücudun dengesini şaşırtabilir. İştahta değişimler gözlenebilir ya da belirli yiyecekler tüketilebilir. Stresin bağışıklık sistemi üzerindeki olumsuz etkisi de düşünüldüğünde B vitamini ve Omega-3 içeren besinlerin tüketilmesi vücuda güç kazanmasında yardımcı olabilir. Araştırmalar B vitaminin ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkisini desteklerken, omega-3’ün de depresyon ve anksiyete semptomlarının azaltılmasına yardımcı olabileceğini göstermektedir. Tam tahıllı yiyeceklerin de iyi hissetme ile bağdaştırılan serotonin seviyesini dengelemekte destekçi olduğu gösterilmiştir.

4.    Doğru nefes, doğru mesaj: Nefes almak bilinçsiz ve otomatik olarak sürdürdüğümüz bir vücut fonksiyonu olsa da nasıl nefes aldığımız ile ilgili farkındalığımızı arttırmak sık rastlanan kaygı belirtileri ile başa çıkmada oldukça etkili olabilmektedir. Kısa ve sık nefesler stres ve kaygı belirtisi olup, vücudumuza ve beynimize olumsuzluk sinyali vermektedir. Gün içinde kısa molalarla nefesimize dikkat vermek, daha uzun ve derin nefesler almak beynimize “rahatlayabilirsin” sinyalini gönderecektir. Kalp atışları ve kan basıncı da doğru nefes alış verişi ile düzenlenebilmektir.

5.    Gelecek haritası oluşturmak: Eğer gelecek belirsiz ve korkutucu görünüyorsa, bu olumsuz düşünceleri değiştirebilmek için öncelikle somut hedefler koymak gerekecektir. Kaygı hissinin büyük bir kısmı bilinmeyene yönelik olduğu için gelecek günlerin neler getirmesini istediğinizi belirlemek faydalı olabilir. Biraz vakit ayırıp bir görsel harita çıkararak sizi heyecanlandıran ve gerçekleşebilecek gelecek hedeflerinizin ve projelerinizin bir haritasını çıkarabilirsiniz. Bu haritayı oluştururken şunları akılda tutmak yardımcı olabilir: “Düşüncem geçerli mi?”, “Benim için faydalı mı?” “İlham veren bir tarafı var mı?” “Gerekli mi?”. Ufak gözden geçirmeler ve yolunuzda ilerledikçe bir sonraki aşamayı detaylandırmak, geleceğin kaygı getiren bilinmezliğini ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.

İdeal bir dünyada elbette stres ya da kaygı oluşturacak düşünceler olmayabilirdi. Fakat insan olarak hayatta kalma yöntemlerimiz ve hayatın gereklilikleri arasında endişelenmenin de olduğunu kabul etmeliyiz. Hatırlamamız gereken şu ki; işler istediğimiz gibi gitmemeye başlasa bile düşünce şeklimizi değiştirebilmek, beynimizi ve vücudumuzu rahatlatabilmek için yapabileceğimiz şeyler var. Elbette bu ufak adımlar fayda sağlamaz ve kaygı belirtileriniz günlük hayatınızın işlevini etkiler hale gelirse bir uzmandan profesyonel destek almayı da unutmamak gerekecektir. Bazen ufak destekler ve doğru müdahaleler gitmek istediğimiz yolda bizi beklediğimizden de ileri taşıyabilir.

Önceki ve Sonraki
Haberler