Çocukluk dönemi, bireyin hem genel gelişimi hem de ağız-diş sağlığı açısından kritik bir evredir. Bu dönemde gelişen bazı ağız alışkanlıkları fizyolojik kabul edilse de, uzun süre devam etmeleri durumunda hem diş diziliminde hem de çene-yüz gelişiminde kalıcı yapısal bozukluklara neden olabilir. Bu tür alışkanlıklar, ‘zararlı ağız alışkanlıkları’ başlığı altında değerlendirilmekte ve erken müdahale ile önlenebilir nitelik taşımaktadır.
Çocuklarda en sık rastlanan zararlı ağız alışkanlıkları şunlardır:
Zararlı ağız alışkanlıklarının 4 yaş öncesi dönemde bırakılması halinde genellikle kalıcı bir deformasyon oluşmaz. Bu yaşa kadar alışkanlıkların fark edilmesi ve uygun yöntemlerle azaltılması, ileride ortaya çıkabilecek ortodontik sorunların önüne geçilmesi açısından büyük önem taşır. Çünkü bu alışkanlıklar yalnızca estetik değil, çiğneme fonksiyonu, konuşma gelişimi ve solunum düzeni üzerinde de belirleyici olabilir.
Ailelerin rehberliğinde uygulanabilecek çeşitli davranış değişikliği yöntemleri şunlardır:
Eğer alışkanlık 5 yaş sonrasında da devam ediyorsa ve ağız içerisindeki diş diziliminde bozulmalara neden oluyorsa, ortodontik değerlendirme gereklidir. Bu durumda hekimin yönlendirmesiyle kullanılabilecek alışkanlık kırıcı apareyler, çocuğun ağız içerisine fiziksel bir engel yerleştirerek davranışın gerçekleştirilmesini önler.
Apareyler sabit veya takılıp çıkarılabilen şekilde üretilebilir. Uygulama öncesi, çocuğun alışkanlık düzeyi, çene gelişimi, diş dizilimi ve genel motivasyon durumu değerlendirilmelidir. Aparey tedavisi genellikle ortalama 6 ay kadar sürer, ancak alışkanlığın şiddetine ve çocuğun yanıtına göre bu süre uzayabilir.
Kullanımın ilk günlerinde hafif konuşma bozuklukları, tükürük artışı veya ağızda yabancı cisim hissi oluşabilir. Ancak bu etkiler genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden azalır. Bu dönemde ailenin ve hekimin iş birliği içinde çocuğun motivasyonunu sürdürmesi büyük önem taşır.
Tedavi edilmeyen zararlı ağız alışkanlıkları zamanla şu sorunlara yol açabilir:
Bu etkiler yalnızca estetik değil, fonksiyonel ve psikolojik sonuçlar da doğurabilir. Özellikle okul çağına gelen çocuklarda bu bozukluklar arkadaş ilişkilerinde özgüven sorunlarına neden olabilir.
Zararlı alışkanlıkların bırakılmasında ailenin tutumu son derece belirleyicidir. Sabırla, yargılamadan ve çocuğun sürece aktif olarak dahil edilmesiyle başarılı sonuçlar elde edilebilir. Hekim ise doğru bilgilendirme, düzenli takip ve uygun tedavi planlaması ile süreci yönlendirmelidir.
Zararlı ağız alışkanlıkları, erken fark edildiğinde önlenebilir ve tedavi edilebilir sorunlardır. Bu alışkanlıkların göz ardı edilmesi ise çocuğun hem ağız-diş sağlığını hem de genel yüz gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle ebeveynlerin bilinçli ve dikkatli olması, çocuklarını düzenli diş hekimi kontrollerine götürmesi büyük önem taşır. Doğru zamanda başlatılan basit davranışsal yaklaşımlar ya da gerektiğinde uzman desteğiyle uygulanan ortodontik tedaviler sayesinde çocuklar sağlıklı, dengeli bir ağız yapısına ve fonksiyonel bir çene gelişimine sahip olabilirler.