YAŞAM - SEYAHAT

İstanbul keşifleri: Kız Kulesi

Üç imparatorluğun başkenti İstanbul dünyanın en özel şehirlerinden biri... Tarihi, mimarisi ve doğası ile büyüleyen İstanbul'u tarihçi yazar Meliha Nur Çerçinli ile keşfediyoruz. Ve bu hafta şehrin sembolü Kız Kulesi'ne yakından bakıyoruz...

profil
BT Ekip
30.09.2020
İstanbul keşifleri: Kız Kulesi

Belki de yaşam, insanın dünyaya bir iz bırakma çabasıdır ve bu yüzden insan, bir yandan içinde bulunduğu modern dünyada yaşamı devam ettirme koşullarını sağlarken öte yandan ruhunu besleyen bu ince işçilikle uğraşmaktadır. Farklı farklı şekilleri olsa da bu işçiliğin ortak adı “sanattır” ve eserlerin kendi mimarının ve döneminin nefesini tutma ve yaşatma hali, dünyada insana bahşedilen sınırsız güzelliklerin hiçbir zaman yok olmadığının her daim canlı kaldığının en kuvvetli kanıtıdır. Ne dersiniz?

İstanbul'da zamanın ötesine geçen sanat eserleri konusunda oldukça şanslıyız... Tüm İstanbul sohbetlerinde sohbetin bir kısmında muhakkak yer alan ve şehrin sembolü haline gelen Üsküdar Salacak’taki Kız Kulesi de yüzyılları aşkın süredir dimdik duruşuyla denizden kalplere taşınan hikayelere konu olmuştur. Öyle ki bu hikayeler, birçok toplumda ortak kabul gören bir yargı olan ”kaderin kaçınılmazlığı” fikri üzerine inşa edilmiş, çeşitli versiyonları ile dilden dile dolaşmıştır. Keza kule de hikayelerde yer alanlardan daha az hüzünlüdür diyemeyiz. Herkes ona bakarken o da herkese bakmış, bu bakışma anlarından kimbilir ne anılar geçmiştir...


Bu eşsiz yapının M.Ö. 410 yılına kadar dayandığı ifade edilmektedir. İlk olarak boğazdan geçen gemilerden vergi almak ve bölgenin kontrol mekanizmasını elinde tutmak isteyen  Atinalı General Alcibiades’in adı geçer kaynaklarda. Bizans İmparatoru Komnenus ise şehrin savunmasına katkıda bulunmak amacıyla bu bölgeye bir kule inşa eder. Fatih Sultan Mehmet de İstanbul’u fethettikten sonra bu kuleyi yıkarak yerine yeni bir kule yapar. Kule I. Selim zamanında restore edilir lakin 1719'da çıkan yangınlardan epeyce etkilenir ve daha sonra Damat İbrahim Paşa tarafından deniz fenerine dönüştürülür. Kulenin en son halini Sultan II. Mahmut yaptırır.


Kral, bir kâhinden kızının öldürüleceği haberini almış ve bunun üzerine telaşlanarak onu koruyabilmek için bu adaya getirmiş. Birkaç zaman sonra genç kız yiyeceğinin içinden çıkan zehirli bir yılanın ısırmasıyla hayata gözlerini kapamış. Yine farklı bir hikaye, kralın kızının Battal Gazi’den korunmak amacıyla kuleye yerleştirilmesi üzerine yazılmış ancak bu kez hem kralın güzel kızı hem de tüm hazinesi Battal Gazi tarafından kaçırılmış. Kuleden atlayarak intihar eden aşıkların hikayesi de var ayrıca. Onlara “hüznün doz aşımı” diyebiliriz.

Bugün müze, restoran ve kafenin yer aldığı bir seyir alanı olan kulenin hikayesini duvarlarında görebilirsiniz. Üsküdar’dan akşam 18:30’a kadar seferler mevcut, giriş ücretli.


Önceki ve Sonraki
Haberler