YAŞAM - ANNE - ÇOCUK

Oyunda kaybetmeye tahammülsüz çocuklara nasıl yaklaşılmalı?

Çocuklar, oyun oynarken hem eğlenir hem de sosyal-duygusal beceriler geliştirirler. Oyun; sabretmeyi, kurallara uymayı, iş birliği yapmayı, rekabet etmeyi, kazanmayı ve kaybetmeyi deneyimleme fırsatı sunar. Ancak bazı çocuklar için oyunda kaybetmek, güçlü duygusal tepkiler uyandırabilir. Peki, oyunda kaybetmeye tahammülü olmayan çocuklara nasıl yaklaşılmalı?..

profil
Günseli Erşengün
27.11.2025
Oyunda kaybetmeye tahammülsüz çocuklara nasıl yaklaşılmalı?

Oyunda kaybeden çocuklar kaybettiklerinde ağlama, öfkelenme, eşyaları fırlatma, oyunu yarıda bırakma, arkadaşlarını suçlama veya oyunun haksız olduğunu iddia etme gibi davranışlar gösterebilirler. Bu durum genellikle çocuğun kişilik özellikleri, gelişimsel düzeyi, ev içi tutumlar veya geçmiş deneyimlerle ilişkilidir.

Peki, oyunda kaybetmeye tahammülü olmayan çocuklara nasıl yaklaşılmalı? Bu davranışı değiştirmek için ebeveynler, öğretmenler ve bakım verenler nasıl bir yol izlemeli?...

Öncelikle, her çocuğun kaybetmeye verdiği tepki gelişim dönemine göre değişir.

3–6 yaş arası çocuklar, benmerkezci bir düşünce yapısına sahiptir. Bu nedenle kaybetmek onlara göre ‘haksızlık’ olarak algılanabilir.

7 yaş ve üzeri çocuklar, kuralları daha iyi anlar ama yine de duygularını kontrol etmekte zorlanabilirler.

● Mizaç olarak rekabetçi, başarı odaklı veya hassas çocuklar, kaybetme durumunda daha yoğun tepkiler verebilir.

Bu nedenle çocuğun tepkisini kişisel bir sorun olarak görmek yerine, gelişimin doğal bir parçası olarak yorumlamak önemlidir.

Çocuklar genellikle kazanmanın çok önemli olduğunu düşünürler. Çünkü yetişkinlerden duydukları övgüler genellikle ‘Aferin, kazandın!’ şeklindedir. Oysa kaybetmenin de oyunun doğal bir parçası olduğu açıklanmalıdır.

● ‘Her zaman kazanamayız, önemli olan birlikte oynamak.’

● ‘Kaybettiğinde de iyi hissetmeyebilirsin, bu normal.’

● ‘Bazen ben kazanırım, bazen sen; bu oyunun kuralı.’

Bu gibi açıklamalarla kaybetmenin kötü bir durum olmadığı çocuğa sakin bir dille anlatılabilir.


Çocuklar, yetişkin davranışlarını taklit ederek öğrenirler. Eğer anne-baba veya öğretmen kendi kaybettiğinde öfkeleniyor, oyunu tartışmaya açıyor veya kendini sürekli haklı çıkarmaya çalışıyorsa, çocuk da aynı yolu izler.

Yetişkinler şu davranışları örneklemelidir:

● ‘Kazandığın için sevindim, tebrik ederim.’

● ‘Bu sefer kaybettim ama tekrar deneyeceğim.’

● ‘Oynamak çok keyifliydi.’

Çocuklar bu cümleleri duyarak kaybetmenin kabul edilebilir bir durum olduğunu öğrenirler.

Çocuğun kaybettikten sonra öfkelenmesi, onun duygusal düzenleme becerisinin henüz gelişmekte olduğunu gösterir.
‘Öfkelenme, ağlama!’ demek, çocuğun duygularını bastırmasına neden olur.

Bunun yerine;

● ‘Kaybettiğin için üzüldün, görüyorum.’

● ‘Sinirlenmen normal, ama eşyaları fırlatmak doğru değil.’

● ‘İstersen biraz sakinleşelim, sonra devam ederiz.’

tarzı yaklaşımlar hem duyguyu kabul eder hem davranışı sınırlar.


Ebeveynler çoğu zaman farkında olmadan sonuca odaklanır. Oysa çocuğu süreç odaklı övmek, kazanma baskısını hafifletir.

Örneğin;

● ‘Oyunda çok dikkatliydin.’

● ‘Pes etmeden devam ettin, bu harika.’

● ‘Arkadaşına sıranı vererek için çok olgun davrandın.’

tarzı ifadeler çocuğun kazanmayı tek başarı ölçütü olarak görmesini engeller.

Kaybetmeye tahammülsüz çocuklar için başlangıçta:

● Şansa dayalı oyunlar

● İş birliği gerektiren oyunlar

● Herkesin kazandığı veya belirgin galibin olmadığı oyunlar
tercih edilebilir.

Bu, çocuğun kaybetme duygusuyla küçük adımlarla karşılaşmasına yardımcı olur. Ardından, daha rekabetçi oyunlara geçilebilir. Böylece çocuk aşamalı bir şekilde kaybetmeyi tolere etmeyi öğrenir.


Bazı çocuklar kaybettiklerinde ‘Ama o sayılmaz!’, ‘Kural böyle değildi!’ gibi itirazlarla oyunu tartışmaya açar. Bu nedenle oyundan önce:

● Kurallar açıkça anlatılmalı

● Gerekirse oyunun kutusundaki talimatlar beraber okunmalı

● Herkesin kuralları kabul ettiğinden emin olunmalıdır.

Bu, oyunun sonundaki anlaşmazlıkları azaltır.

Çocuğa alternatif davranışlar sunmak önemlidir. Sadece ‘Bağırma!’ demek çözüm değildir. Bunun yerine:

● ‘Kaybettiğinde ‘Tebrik ederim, iyi oynadın’ diyebilirsin.’

● ‘Sinirlenince 3 kez derin nefes alabilirsin.’

● ‘Sakinleşmek için kısa bir ara verebiliriz.’

gibi cümleler sayesinde çocuk duygularını daha iyi yönetmeyi öğrenir.


Kazananı sürekli abartılı şekilde övmek, çocuk üzerinde baskı yaratır. Ayrıca kaybeden tarafın değersiz olduğu mesajını da dolaylı olarak verir.

Eşit ve dengeli bir ilgi yaklaşımı daha sağlıklıdır:

● ‘İkiniz de çok iyi oynadınız.’

● ‘Farklı şeylerde başarılı oldunuz.’

Kaybetmeye tahammülsüzlük, bir anda düzelmez. Zaman içinde, tekrar eden doğru yaklaşımlarla bu beceri gelişir. Bu süreçte şunlar çok önemlidir:

● Ebeveynlerin sakin kalması

● Aynı sınırları sürdürmesi

● Sabırlı olması


1. Rol yapma oyunları (Drama teknikleri ile ‘kaybetme’ sahneleri canlandırmak)

Rol yapma, çocukların gerçek hayat durumlarını güvenli, kontrollü ve eğlenceli bir ortamda deneyimlemelerine olanak tanır. Çocuk, kaybetme deneyimini ‘yaşarken’ aynı zamanda bu duruma nasıl tepki vereceğini öğrenir.

Neden etkilidir?

● Çocuk davranışı dışsallaştırarak gözlem yapabilir.

● Alternatif tepkileri deneyebilir.

● Duygularını ifade etmede daha cesur olur.

● Empati becerisi gelişir (kazananın duygusunu da, kaybedenin duygusunu da anlayabilir).

Nasıl uygulanır?

● Yetişkin, ‘Sen bu oyunda kaybettin, şimdi ne yapacaksın?’ gibi bir durum senaryosu oluşturur.

● Çocuk önce doğal tepkisini gösterir, ardından farklı seçenekler denenir:

○ ‘Tebrik ederim’ demek

○ Derin nefes almak

○ ‘Bir daha denemek istiyorum’ demek

○ Kısa bir ara istemek

● Rollerin yer değiştirdiği oyunlar yapılır.

● Çocuk, kazanan rolündeyken de sağlıklı tepkileri pratik eder.

Örnek drama etkinliği:

Kazanan Tavşan – Kaybeden Kaplumbağa
Çocuklar iki gruba ayrılır. Bir hayvan koşu yarışı canlandırılır. Kaplumbağa kaybettiğinde nasıl davranabileceğini konuşurlar ve farklı tepkileri deneyerek sahnelerler.

 

2. Öyküleme (Storytelling) ile kaybetmeyi öğretmek

Öyküleme, çocukların soyut kavramları somutlaştırarak anlamalarını sağlayan güçlü bir öğretim tekniğidir. Kaybetmenin hayatın doğal bir parçası olduğunu anlatan hikâyeler, çocuklara model olur.

Neden etkilidir?

● Çocuklar hikâye karakterleriyle özdeşim kurar.

● Duygusal mesajları daha kolay kabul ederler.

● Kaybetme konusunu didaktik değil, daha yumuşak bir dille işler.

● Çocuğun iç dünyasına dokunarak öğrenmeyi kalıcı hâle getirir.

Hangi tür öyküler kullanılabilir?

● Bir yarışta kaybettikten sonra tekrar deneyen ama sonunda kazanmasa bile keyif alan karakterler.

● Kaybettiği için üzülen fakat arkadaşlarıyla dayanışma sayesinde rahatlayan kahramanlar.

● Kaybeden kişiyi teselli eden örnek davranışlar sergileyen yan karakterler.

● Kazanmayı abartan ama sonunda dostluğun daha değerli olduğunu anlayan kişiler.

Uygulama önerisi:

● Hikâyeyi okuduktan sonra şu sorular sorulabilir:

○ ‘Sence kahraman kaybettiğinde ne hissetti?’

○ ‘Sen olsaydın ne yapardın?’

○ ‘Başka nasıl davranabilirdi?’

○ ‘Kaybetmek kötü bir şey miydi? Neden?’

Bu sorular çocuğun duyguları anlamlandırmasını kolaylaştırır.

 

3. Duygu kartları ile kaybetme duygusunu tanımlamak

Duygu kartları; mutluluk, öfke, üzüntü, şaşkınlık, hayal kırıklığı gibi duyguların yüz ifadeleriyle gösterildiği küçük görsellerdir. Çocuklar bu kartlar sayesinde soyut duyguları daha iyi yorumlar.

Neden etkilidir?

● Kaybetmeye verilen duygusal tepkiyi isimlendirmek kolaylaşır.

● Çocuk kendi duygusunu fark etmeyi öğrenir.

● Duygu farkındalığı arttıkça davranışı kontrol etmek kolaylaşır.

● Duyguların doğal olduğu mesajı güçlenir.

Nasıl kullanılır?

● Oyun bittikten hemen sonra çocuğa duygu kartları gösterilir.

● ‘Şu an hangisini hissediyorsun?’ diye sorulur.

● Çocuk seçtiği kartla duygusunu ifade eder.

● Sonrasında duyguya uygun çözümler konuşulur.

○ Öfke → Derin nefes

○ Üzüntü → Sarılma veya kısa mola

○ Hayal kırıklığı → Tekrar deneme motivasyonu

Geliştirici etkinlik:

Kaybettim Kartı’ oluşturulur. Çocuk kaybettiğinde:

● Duygusunu seçer

● ‘Şu an böyle hissediyorum ama sakinleşmek için şunu yapacağım…’ cümlesini tamamlar

Bu, duygudan davranışa geçişi düzenleyen harika bir yöntemdir.

 

4. Nefes egzersizleri (Duygu düzenleme becerisi geliştirme)

Kaybettiğinde yoğun öfke yaşayan çocuklar genellikle bedensel olarak da gerilir. Nefes egzersizleri, sinir sistemini sakinleştirir ve çocuğun kontrol becerisini artırır.

Neden etkilidir?

● Duygular beynin ‘duygusal bölgesinde’ hızla yükselir. Derin nefes, bu bölgeyi sakinleştirir.

● Çocuğun davranışa dökmeden önce duyguyu yönetmesini sağlar.

● Oyun sırasında yaşanan yoğun tepkileri azaltır.

● Bir ‘rahatlama rutini’ geliştirir.

Öğretilebilecek eğlenceli teknikler

1. Balon nefesi

● ‘Karnındaki balonu şişiriyoruz…’

● 3 saniye nefes al, 3 saniye ver.

● Çocuk balon gibi şişip iniyormuş gibi yapar.

2. Mum üfleme

● ‘Doğum günü mumlarını üfler gibi nefes ver.’

● Kontrollü ve uzun nefes veriş pratiği sağlar.
3. Çiçek koklama – Mum söndürme

● Bir el çiçek, bir el mum gibi tutulur.

● Çiçeği koklar gibi nefes alınır, mumu üfler gibi nefes verilir.

4. Kaplumbağa kabuğu

● Çocuk içine çekilir, nefes alıp verirken kabuğundan çıkıyormuş gibi davranır.

● Hem eğlenceli hem rahatlatıcıdır.

Ne zaman uygulanır?

● Oyun başlamadan önce kısa bir ‘hazırlık rutini’

● Oyun sırasında kızgınlık başladığında ara vererek

● Kaybettikten hemen sonra, duygular yoğunken

● Günde 2–3 dakikalık pratiklerle genel sakinleşme kapasitesi geliştirilir


Bu teknikler sayesinde çocuk:

● Duygularını daha iyi tanır

● Hazır tepkiler geliştirir

● Kaybetmeyi yaşamaya karşı daha dayanıklı olur

● Rekabeti sağlıklı bir şekilde deneyimler

● Duygu düzenleme becerisini güçlendirir

Bu yöntemler aynı zamanda oyun ortamını daha huzurlu, öğretici ve keyifli hale getirir. Çocuğun davranışı her oyunda bir miktar daha iyileşecektir. 

Oyunda kaybetmeye tahammülsüz çocuklar, genellikle duygusal düzenleme becerileri gelişme aşamasında olduğu için bu tepkileri verirler. Yetişkinlerin görevi, çocuğu yargılamak yerine ona rehberlik etmektir. Kaybetmenin normal ve öğrenilebilir bir duygu olduğunu çocuğa öğretmek, ona model olmak, duygularını anlamak ve desteklemek, süreç odaklı övgü vermek bu sürecin temel unsurlarıdır. Unutulmamalıdır ki ‘yenilgiye karşı olgun bir duruş sergilemek’, çocuklar için kendiliğinden gelişen bir beceri değildir; sabır, rehberlik ve tekrar gerektiren bir öğrenme sürecidir. Bu süreç doğru yönetildiğinde çocuk, hem oyunlarda hem de gerçek hayatta daha güçlü, daha esnek ve daha sosyal bir birey haline gelir.

Önceki ve Sonraki
Haberler