YAŞAM - ANNE - ÇOCUK

Anaokulunda ilk gün: Korkmayın, korkutmayın!

İki yıl boyunca çalıştığım anaokulunda şahit oldum. Anaokuluna başlama sürecini çocuktan çok, anne-baba, ailenin büyükleri hatta dadılar zorlaştırıyor. Oysa çocuğu okula güvenli bir şekilde alıştırmanın yöntemleri hiç de zor değil.

profil
Merve Terim Çetin
17.10.2015
Anaokulunda ilk gün: Korkmayın, korkutmayın!
Eylül ve Ekim ayları geldiğinde ilk defa anaokuluna başlayacak çocuklar ve ebeveynler için heyecanlı ve bir o kadar zor bir süreç başlıyor. Anaokuluna yeni başlayacak çocukları alıştırmanın herkese göre değişen yöntemleri var. Kimi okullar anneyi kapıdan bile sokmazken, kimi okul aylarca annenin kapıda oturmasına izin veriyor. Bu döneme başlarken çocuğunuzun ve daha da önemlisi sizin bu döneme hazır olduğunuzdan emin olmalısınız. Yetişkinler bile yeni bir ortama girdiğinde nasıl tedirgin oluyorl

Anne ve baba anaokulunu seçtikten sonra mutlaka çocuklarıyla beraber o anaokulunu gezmelidir. Evden çıktıktan sonra hangi yoldan geçecekleri, arabada giderken neler yapılacağı veya yolda görülecek yerler gibi küçük detaylarla çocuğu bu yeni macera için heyecanlandırmak, onun bir daha gitmek istemesini sağlamak için güzel bir fırsattı. Anaokuluna varıldığında, yeni gireceği sınıf, diğer öğrenciler ve öğretmenlerle kısa bir tanışmanın ardından, çocuğa o günlük sınıfta oturması veya etrafı gezmesi için bir seçenek sunulmalıdır. Birçok ebeveyn bu noktada hata yaparak, çocuğun bir an önce alışacağını düşünüp ilk günden çocuklarını zorluyorlar. Bu yapılmaması gereken bir davranıştır çünkü çocuklarımız bu baskıyı hissettiklerinde, kendi özgürlük alanlarının kısıtlandığını düşünüyorlar. Eğer istemiyorsa zorlamadan, ziyaret kısa tutularak eve dönmek en sağlıklısı olacaktır.

Anaokulunda çalıştığım 2 sene boyunca, yüzlerce çocukla aynı süreçten geçtim. Ve her seferinde gördüğüm tek bir şey vardı, o da çocuklardan çok bu durumu ebeveyn veya aile büyüklerinin (anneanne veya babaanne) ve hatta dadıların bu durumu oldukça zorlaştırdığı. Çoğu zaman çocuktan ayrılmaya hazır olmayan bizler, çocuğun ağlayıp, üzüleceğini ve yapamayacağını düşünerek çocuklarımızı zor durumda bırakıyoruz. Onların da bir birey olduğunu unutmadan, onları cesaretlendirmeli ve güven duygusunu asla sarsmadan bu duruma adapte olmalarını sağlamalıyız.

Bu konuya bir çok farklı yaklaşım olmasına rağmen, ben sizlere kendime en doğru gelen ve eğitim süresince öğretildiğim şekilde aktaracağım. Anaokuluna başladığı ilk günde çocuk okulda 1 saatten fazla zaman geçirmemelidir. Çok sevmiş ve hemen alışmış olsa bile, birinci gün 1 saati aşmamak gerekir. Ve bu bir saat boyunca çocuğu anaokuluna kim getirdiyse, çocuğun ona ulaşabileceği bir yerde onu beklemelidir. Ve bu bir saat içerisinde çocuk her ne zaman isterse o kişiyle bir araya getirilerek, terk edilme duygusunu yaşamadan, güvenli ve sağlıklı bir başlangıç yapmak gerekir. İlerleyen günlerde süreyi arttırarak, istediğimiz saate ulaşmak çok da zor olmayacaktır. Ama burada en önemlisi, her çocuğun alışma sürecinin farklı olduğunu unutmamaktır. Kimi 1 günde, kimi 1 haftada alışırken, kiminin de 1 ayda alışması normal karşılanmalıdır.

Adaptasyon süresi boyunca, çocuğun düzenli olarak okula getirilmesi çok önemlidir. Okula gitmeye isteksiz olduğu günlerde bile bu düzeni korumak sürecin daha çabuk ve sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Aşırı koruyucu davranan anne ve babalar, bu adaptasyon sürecinin uzamasına ve zorlaşmasına sebep olurlar.  O yüzden tekrar tekrar söylüyorum, kendiniz hazır olmadan çocuğunuzu bu sürece alışmasını lütfen beklemeyin!

Bunu bir örnek ile anlatmak istiyorum aslında. Anaokuluna gelmekten son derece memnun olan Ayşe güle oynaya kapıdan girdikten sonra annesini öpmek için döndüğü sırada, annesinin suratındaki o korku dolu ifadeyi görünce endişeye kapılır. Eyvah! Annem endişelendiğine göre ters giden bir şeyler var duygusuna kapılarak ağlamaya ve isteksiz olmaya başlar. Anneler bu gibi durumlarda çocuklarının onlardan bu kadar çabuk ve kolay ayrılmalarını kabullenemeyip, duygu durumlarını çocuklarına belli edebiliyorlar. Çoğu zaman annenin yüz ifadesi ya da duyguları, adaptasyon sürecini kolaylaştırmak yerine zorlaştırır. Uzun ve sancılı vedalaşmalar yerine, kısa ve net olmalı bu ayrılıklar. Seni saat 12’de alacağım canım, gibi kısa ve bilgi veren net cümleler kullanarak çocuğu cesaretlendirmek gerekir. Bu noktada sözünüzde durmanız da çok önemli! Tutarsız davranmak, seni ben alacağım deyip başkasına bu işi devretmek, ya da saat konusunda gecikmek, çocuğun güven duygusunu zedelemektedir. Tutarlı olmaya çalışın ve bunu ona mutlaka hissettirin.

Akşamları yatmadan anne, baba ve çocuk bir araya gelerek günün değerlendirmesini yapmaya çalışın. Arkadaşlarını, okulda yaptıklarını, oyuncaklarını ve öğretmenlerini sorun ona. Size heyecanla anlatmasına izin verin ve bunu alışkanlık haline getirerek onu şevklendirmeye çalışın. Bir müddet sonra kendiliğinden anlatmak isteyecek ve sizinle paylaştığı bu kaliteli zaman onu çok mutlu edecektir. Hatta tavsiyem sevdiği bir ara öğünü bu zamana denk getirin, meyve saatinde okulla ilgili anılar anlatıldığını düşünen bir çocuk, bu ikisi arasındaki bağı kolayca kurabilir ve bu sevimli bir rutin haline gelebilir.

Adaptasyon döneminin gerçekten kâbusa döndüğü birçok senaryo ile de sık sık karşılaşıyoruz. Ağlatmak ve zorlamaktan yana asla değilim, her şeyin sevgi ve sabırla çözülebileceğine inanıyorum. Ağlayarak ayrılmak istemeyen bir çocuğunuz varsa, onu zorla sınıfa sokmak veya bir anda bırakıp gitmek yerine, dikkatini başka yöne çekmeye çalışın. Onu cesaretlendirerek, sınıfına beraber girin, arkadaşı ve öğretmenleriyle tanışmayı teklif edin. Sizin destekleyici tavrınız onun için en önemlisi!

Ağlayan bir çocuğunuz varsa olmuyor, yapamıyor diyerek kestirip atmayın, özgüvenli bir çocuk yetiştirmek adına sabırlı, tutarlı ve destekleyici olun. Günü kurtarmak adına yapılan, tamam bugün gitmesen de olur yarın gideriz gibi söylemler, adaptasyon sürecini çıkmaza sürükler.  Bunun bir süreç olduğunu unutmamalı ve kendi ayakları üstünde durabilen çocuklar yetiştirmek adına çocuklarımızı cesaretlendirmeli ve onlara destek olmalıyız. Her çocuk er ya da geç anaokuluna alışıyor, bu süreçten korkmayın, onu da korkutmayın. 

Önceki ve Sonraki
Haberler
istanbul psikolog psikolog