minimalizmin olağanüstü işçilikle işlenmiş zarif bir ifadesi, heykelsi bir obje… Saf geometrik çizgileri ve ikonik silueti, Pieter Mulier'nin modern kadınlığa duyduğu saygıyı ve Azzedine Alaïa'nın tasarım anlayışının mirasını yansıtıyor. Sonuç, Maison'un sessiz gücünü çağrıştıran, hem tanınabilir hem de mütevazı bir siluet.
Tüm Alaïa tasarımlarında olduğu gibi form, işlevi kusursuz bir zarafetle takip ediyor. Le Teckel, rahatlıkla kullanılmak üzere tasarlanmış; günlük yaşam için lüks bir arkadaş, ancak zamansız bir zarafete de sahip. Sadece bir aksesuar değil; saklanacak, değer verilecek ve gelecek nesillere aktarılacak lüks bir koleksiyon parçası…
Le Teckel'in Alaïa repertuarındaki varlığı, Maison'un uzun ömürlülüğe olan bağlılığını yansıtıyor. Özenle seçilmiş derilerden dikişlerin hassasiyetine kadar çanta, Paris işçiliğinin en üst seviyesini temsil ediyor. Yeni dokular ve tonlarla sunulan her versiyon; benzersiz bir dokunsal deneyim, moda ustalığının görsel bir senfonisini sunuyor.
Alaïa, bu sezon Le Teckel'i, Maison'un bir diğer simgesi olan Alaïa kutularıyla diyalog halinde sunuyor. Rue de Moussy'nin samimi atölye alanlarında fotoğraflanan bu kutular, ilk olarak 2001 yılında Azzedine Alaïa tarafından hayal edilmiş ve moda evini tanımlayan temaları yansıtıyor: Samimiyet, hafıza ve güzelliğin her biçimiyle kutlanması.
Mağrip kadınlarının hazinelerini korumak için kullandıkları geleneksel kutulardan ilham alan Alaïa'nın imza kutuları, bir ambalajdan çok daha fazlası; kimliğin birer eseri. Le Teckel ve bu kutular; birlikte, hikâye anlatıcılığına ve duygu dolu tasarıma dayanan bir lüks felsefesini temsil ediyorlar.
Geçiciliğin revaçta olduğu bir dünyada, Alaïa kalıcılığa radikal bir bağlılık sunuyor.
Le Teckel, Maison'un giysileri ve kutuları gibi bilinçli ve duygusal bir anlayışla yaratılmış. Trendleri aşan lüks moda arayışındaki küresel uzmanlar için Alaïa'nın Le Teckel'i sadece bir aksesuar değil; aynı zamanda kalıcı zarafetin ve sadeliğin sessiz gücünün bir sembolüdür.