Önleyici estetik, yaşlanma belirtileri ortaya çıkmadan önce yapılan küçük ama stratejik dokunuşlarla cildin sağlığını ve gençliğini korumayı hedefler. Yani müdahale, sorun oluştuktan sonra değil, oluşmasını engellemek için yapılır. Bu yaklaşımın özü, tıpta ‘koruyucu hekimlik’ mantığıyla aynıdır. Örneğin, dinamik mimik çizgileri kalıcı hale gelmeden uygulanan Retoks gibi botulinum toksin işlemleri, ileride derin kırışıklıkların oluşmasını önler. Refine ve ReGlow bu noktada kilit rol oynar. Refine, cilt yüzeyini yenileyerek hasarı minimumda tutar. ReGlow ise cildin nem, antioksidan ve parlaklık rezervini hep dolu tutar. Önleyici estetikte hedef, ‘müdahale edilmiş’ bir görünüm değil; baştan beri bozulmamış bir cilt algısı yaratmaktır.
30’lu yaşlar, cildin hâlâ gençliğini koruduğu ancak yaş almanın ilk sinyallerini verdiği bir dönemdir. Bu süreçte yapım–yıkım dengesi aleyhimize döner, kolajen üretimi azalır, mimik çizgileri yerleşmeye başlar ve cilt bariyeri daha kolay hassaslaşabilir. Özellikle göz çevresi, alın ve nazolabial bölgelerde ilk kırışıklıklar görülür. Bu yaşlar için ideal yaklaşım; cildi yormadan güçlendiren, aynı zamanda gelecekte oluşabilecek yaşlanma belirtilerini geciktiren bir bakım programı olmalı. Ben bu yaş grubunda 3R Signature Touch Protokollerini öneriyorum:
● Refine: Cilt yüzeyini eşitleyerek gözenekleri sıkılaştırır, ilk ince çizgileri hedef alır. Pürüzlü dokuya bağlı renk düzensizlikleri ve mat görünümle mücadele eder.
● ReGlow: Cilde doğal ışıltı ve nem kazandırır. Bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan ‘canlılık’ hissini geri getirir.
Bu iki protokol, 30’lu yaşların hem bakım hem de önleme dönemine güçlü bir başlangıç sunar.
Bu yaş grubunda öncelik, mevcut görünümü korumak ve oluşmuş sorunları gidermeye yöneliktir. Kırışıklıklar için botoks, hacim kaybı için minimal dolgu uygulamaları, lift etkisi için ise sıvı yüz germe gibi mezoterapi işlemleri tercih edilir. Yılın belirli dönemlerinde ihtiyaçlar da değişir. Örneğin yaz sonrası leke tedavileri ön plana çıkarken; yaz öncesinde şekle girme amaçlı lipoliz, tüm vücutta sıkılaşma sağlayan altın iğne ve fokuslu ultrason gibi enerji bazlı cihaz uygulamaları tercih edilir. Özellikle bikini sezonu öncesinde ise selülit ve çatlak tedavilerine talep artar. Ben bu yaş aralığında ‘çok değil, yerinde ve dengeli’ müdahaleleri öneriyorum.
Günümüzde hastaların en çok dile getirdiği istek şu: “Doktor Bey, bir şey yaptırdığım belli olmasın ama herkes bana bir güzellik gelmiş desin.” İşte burada kişiye özel protokoller çok önemli. Sizi siz yapan yüz şekliniz ve duygularınızı ifade ettiğiniz karakteristik mimikleriniz kaybolmadan güzelleşmek hedefiniz olmalı. Birbirine çok benzeyen kişilere dönüşmekten kaçınarak, yüzün kendi oranlarını bozmadan, cildin ihtiyacına göre planlanmış doğru uygulamalar doğru ellerde yapılmalı. Örneğin; donuk bir ifade yerine karakteristik mimikleri koruyarak sadece kırışıklıklardan kurtulmak, dolgu uygulandığı anlaşılmayan, sadece kaybı yerine koyan, ciltte lekeleri azaltıp renk eşitliği sağlayarak makyajsızken bile ‘sağlıklı’ bir görünüm, cerrahiye gerek kalmadan yüz ovalini koruyan uygulamalar hedeflenmeli. Doğal görünüm; aslında dozun, zamanlamanın ve cilt okuma becerisinin ustalığıyla elde edilir.
Cilt dışı faktörler, estetik sonuçlarda yapılan işlemler kadar önemli bir rol oynar. Yılda 20 gün düzenli olarak bir kliniğe gitmek etkili olsa da geriye kalan 345 gün boyunca evde uygulanan bakım rutinleri, damlaya damlaya göl olması gibi küçük adımların toplamda büyük farklar yaratmasını sağlar.
Önerilerim çok net:
● Kaliteli uyku: Cilt gece onarılır. Geceleri yatmadan önce cildi desteklemek, gündüz yapılan her işlemin etkisini artırır.
● Güneş koruyucu: En iyi işlemi bile yakan en ucuz ihmal, zararlı güneş ışınları ile oluşan UV hasarı.
● Beslenme ve su: Hücreleri içeriden beslenmeden dışarıdan parlaklık elde etmek zor olur.
● Stres yönetimi: Kortizol bir cilt düşmanıdır, bu yüzden stresle elimizden geldiği kadar mücadele etmeliyiz. Meditasyon, nefes ve yürüyüş egzersizleri stresi azaltabilir.
● Yüz egzersizleri ve lenfatik masaj; düzenli yapıldığında klinikte uyguladığımız işlemler kadar etkili ve yaptığımız işlemlerin etkisini artırmakta.
Unutmayalım, güzellik bir bütündür; yalnızca uygulamalarla değil, yaşam tarzı seçimleriyle de korunur ve bu seçimler doğrudan cildinize yansır.