Bedenimizin ağırlığı, aldığımız enerji (kalori) ile harcadığımız enerji arasındaki dengeyle belirlenir. Günde 500–1000 kcal’lik fazlalık, haftada yaklaşık 0.5–1 kg yağ artışı anlamına gelir. Bu fazlalık çoğu zaman farkında olmadan tüketilen içecekler, atıştırmalıklar ve porsiyon büyümeleriyle olur.
Tartıda görülen ani artışın tamamı yağ değildir. Fazla tuzlu beslenmek, regl dönemi, bazı antiinflamatuvar veya kortizon türevi ilaçlar böbreklerin sodyum tutmasına yol açar. Bu da hücreler arası sıvının artmasına (ödem) ve birkaç kilo ‘su’ ağırlığına neden olur. Bu durum genellikle geçicidir.
Yaş ilerledikçe kas kütlesi azalır, tiroid hormonu üretimi yavaşlayabilir ve bazal metabolizma hızı (BMH) düşer. Düşük BMH, aynı kaloriyle bile daha kolay yağ depolanmasına yol açar. Hipotiroidi, Cushing sendromu gibi hormonal bozukluklar da hızlı kilo artışının nedenleri arasındadır.
Rafine karbonhidratlar ve basit şekerler kan şekerini hızla yükseltir, insülin hormonu da bunu dengelemek için salgılanır. İnsülin yağ depolanmasını tetikler. İnsülin direnci olan kişilerde bu mekanizma daha belirgindir ve aynı miktar yiyecek daha hızlı kilo alımına yol açabilir.
Bazı antidepresanlar (örneğin mirtazapin), antipsikotikler, diyabet ilaçları (örneğin insülin veya sulfonilüreler) ve hormon tedavileri (kortikosteroidler) metabolizmayı ve iştahı etkileyerek hızlı kilo artışına neden olabilir. Bu durum, tedavi planlanırken mutlaka doktorla konuşulmalıdır.
Bilimsel araştırmalar, 5 saatten az uyuyan kişilerin ghrelin (açlık hormonu) düzeylerinin yükseldiğini, leptin (tokluk hormonu) düzeylerinin düştüğünü göstermiştir. Stresin yükselttiği kortizol hormonu da abdominal yağ depolanmasını kolaylaştırır. Yani düzensiz uyku ve stres, iştah artışı ve yağlanma için zemin hazırlar.
Modern yaşam tarzı enerji harcamasını azaltır. Günde 2000 adım az atmak bile haftada yüzlerce kalori daha az yakmak demektir. Kas kütlesi düştükçe metabolizma hızı da düşer, bu da kilo artışını hızlandırır.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, bağırsak bakterilerinin enerji emilimi ve yağ depolanmasında rol oynadığını gösteriyor. Mikrobiyota dengesizliği, özellikle yüksek şekerli ve yağlı diyetlerle birleşince kilo artışını kolaylaştırabiliyor.