MODA - TASARIMCILAR

Lacoste İlkbahar-Yaz 2026 defilesi | ‘The Locker Room’

Lacoste’un İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonunu tanıttığı Hall Eiffel, defile için Hector Degeorge’un 1895 tarihli cam ve demirden şaheserini ‘The Locker Room’a (giyinme odası) dönüştürüldü

profil
BT Ekip
7.10.2025
Lacoste İlkbahar-Yaz 2026 defilesi | ‘The Locker Room’

Lacoste, İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonunu Lycée Carnot’nun simgesel mekanı Hall Eiffel’de sahneleyerek, Hector Degeorge’un 1895 tarihli cam ve demirden şaheserini ‘The Locker Room’a (giyinme odası) dönüştürdü.

Fayans kaplı yüzeyler, René Lacoste gibi tenis yıldızlarının ve tüm sporcuların aşina olduğu giyinme odası atmosferini çağrıştırırken, buğulu kavisli cam paneller ve süzülen duş perdeleri; izleyiciye açılan sahne arasındaki sınırları bulanıklaştıran, samimi bir atmosfer yaratıyor.

İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonu, giyinme odasını zaferin coşkusuyla mağlubiyetin sessiz muhasebesi arasında asılı kalan bir geçiş alanı olarak benimsiyor, şampiyonların ve tutkulu amatörlerin en savunmasız anlarıyla yüzleştikleri bir sığınak. Bu kapsayıcı atmosferde, Lacoste Kreatif Direktörü Pelagia Kolotouros, markanın atletik DNA’sını taze bir bakışla ele alıyor, rekabetin ötesine geçerek markanın kurucusu René Lacoste’un erken antrenman yıllarına odaklanıyor.

Bu sezon, spora adanmış duyusal bir övgü olarak açılıyor; sınırları aşma tutkusu hem oyuncuların hem de izleyicilerin paylaştığı ortak bir heyecan görülüyor. Koleksiyon, adeta giyinmenin tamamlanmamış hâllerinin çekiciliğini keşfediyor: maçın yorgunluğunu taşıyan bir tenis polosunun çözülmekte olan düğmeleri, gevşetilen bir eşofman gibi detaylarla mükemmelliğin hakimiyetine karşı duran anları yakalıyor. Oyuncular, terle ağırlaşmış giysilerini çıkarıp arkalarında bırakarak, hafifliğin ve zarafetin yeni bir boyutuna geçiyor.

Lacoste’un köklü spor mirası koleksiyonun temelini oluştururken, saf özgünlük zarafete evrilerek, şeffaflıkla opaklık, konforla akışkanlık, atletik ruhla zahmetsiz şıklık arasında taze karşıtlıklar doğuruyor.

Duyusallık, tamamlanmamış siluetler ve vintage spor giyim esintileriyle yeniden harmanlanan atletik miras, bu sezonun zarif ama dinamik gardırobunun temelini oluşturuyor: Transparan pololar; parlak deriden iddialı parçalar; üzerinde ‘Tennis for Everyone’ yazılı sabahlığı andıran trençkotlar; yüksek teknoloji ipeksi dokulardan yapılmış hafif ve akışkan naylon parçalar – işlevsel estetiğe sahip kauçuk kaplamalı pamuk ve ıslak görünümlü naylonla buluşarak güçlü bir karşıtlık yaratıyor.

Giyimde yeni bir samimiyet standardı belirleyen İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonu, zaferin kırılganlıkla buluştuğu, mirasın ise tamamlanmamış bir zarafetin baştan çıkarıcı güzelliğini kucakladığı o hassas anı yakalıyor.

 

 

Önceki ve Sonraki
Haberler