İYİ HİSSET - SAĞLIK

Organ bağışıyla ilgili doğru sanılan 8 yanlış bilgi

Vücudumuzda yer alan organların işlevlerini geri döndürülemeyecek şekilde kaybetmesi durumunda bazen tek tedavi şansı organ nakli oluyor. Ülkemizde organ nakli için Sağlık Bakanlığı bekleme listesine kayıtlı olan ve bağışlanacak bir organla hayata tutunmayı bekleyen çok fazla hasta olduğu gibi, bu sayı her geçen yıl daha da artıyor. Genel Cerrahi Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında, organ bağışı hakkında toplumda doğru sanılan 8 hatalı bilgiyi anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu 

Organ bağışıyla ilgili doğru sanılan 8 yanlış bilgi

DOĞRUSU: Bitkisel hayat ya da koma, geri dönüşü olabilen bir durumdur. Hasta, yoğun bakım şartlarında, kendisi için tıbbın mevcut olan tüm olanakları kullanılarak tedavi edilmeye çalışılır. Organların alınması, sadece beyin ölümü gerçekleştiğinde mümkündür. Beyin ölümü, tıbben ölüm halidir ve asla geri dönüşü olan bir durum değildir.

DOĞRUSU: Bağışlanan bir organın bekleme listesindeki hangi hastaya nakledileceği ile ilgili kararda hastanın sosyal statüsünün göz önüne alındığı da yine kulaktan kulağa yayılan yanlış bir bilgi. Bekleme listesi ve bağışlanan organların dağıtımı tamamen Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan bir birim olan Ulusal ve Bölgesel Koordinasyon Merkezleri tarafından yürütülüyor. Bağışlanan organ ile bekleyen hasta listesi, hastaların sadece tıbbi verileri ve aciliyetlerinin değerlendirildiği bir bilgisayar programıyla eşleştiriliyor. Bu seçime; hastanın dili, dini, mesleği, cinsiyeti ve sosyal statüsü gibi konuların etki etmesi mümkün değil. 

DOĞRUSU: Sanılanın aksine organ bağışı kartı olması yeterli olmuyor. Hayatını kaybeden kişinin organ bağışı yapmış olduğu bilinse de, mutlaka birinci derece yakınlarının da onayı alınıyor. Böyle bir durumda kişinin vasiyeti olarak kabul edildiği için hemen her zaman yakınları da bu isteğe saygı gösteriyor, ancak yine de karşı çıkmaları durumunda organlar alınmıyor. 


DOĞRUSU: Kişi organlarını bağışlarken hangi organ ya da dokularını bağışlayacağına kendisi karar veriyor. Örneğin kalp, karaciğer ve böbreklerini bağışlamış bir kişi, aynı sağlıklı bir bireyin bu organlar ile ilgili bir hastalık nedeniyle ameliyat edilmesi gibi ameliyata alınıyor. Bağışlanan organlar çıkarıldıktan sonra ameliyat kesileri yine özenle kapatılıyor. Cenaze aileye vücut bütünlüğü bozulmamış, sadece vücudunda ameliyata bağlı kesi izleriyle teslim ediliyor. Sadece kol, bacak ve yüz gibi organlarını da bağışlamış ise vücut bütünlüğü, bağışı yapan kişinin rızasıyla bozulmuş oluyor.

DOĞRUSU: Yeni doğandan 90 yaşına kadar her yaş grubunun organları nakil edilebiliyor. Bağışlanan organların nakil amaçlı kullanılıp kullanılamayacağına, her bir organ için ayrı ayrı tıbbi kriterlere göre karar veriliyor. Canlı vericiden yapılan organ nakillerinde ise donör için yaş kriteri bulunuyor. 18 yaşını doldurmadan önce kimse yasal olarak canlı organ vericisi olamaz. Örneğin karaciğerinin bir kısmını yakınına bağışlayacak olan kişilerde de üst yaş sınırı genellikle 55, bazı özel durumlarda 60 olarak kabul ediliyor. 

DOĞRUSU: Canlı vericili organ bağışı, tamamen yasalar çerçevesinde yapılabilen bir ameliyat. Organ bağışının maddi bir çıkar karşılığında yapılmasının çok ağır yasal cezai yaptırımları bulunuyor. Bu cezalar; alıcı, verici, bu bağışa aracılık eden kişi, ameliyatı gerçekleştiren doktor ve ameliyatın yapıldığı kurum için de geçerli. Bağışın tamamen gönüllülük esasına uygun olarak, hiçbir baskı altında olmadan ve hiçbir çıkar beklemeden yapılmış olması gerekiyor. 

DOĞRUSU: Hastalar nakil sonrası dönemde mutlaka bazı şeylere dikkat etmek, kendilerine nakledilen organı kendi vücut savunma mekanizmalarının reddetmemesi için belli ilaçları kullanmak, düzenli ve aksatmadan kontrollerine gitmek zorundalar. Ancak normal hayatlarına geri dönebiliyor, evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor, hatta ağır sporları dahi yapabiliyorlar. Nakil ameliyatından sonra profesyonel spor yaşantılarına geri dönen birçok sporcu bulunuyor.


DOĞRUSU: Başka insanların hayatını kurtarabilecek bir bağışta bulunmak dinen sakıncalı olabilir mi? Türkiye’de en yetkili dini otorite olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ bağışına her fırsatta olumlu görüşlerini açıklayarak destek veriyor, hatta yapılan organ bağışının birden fazla hayatın kurtarılmasına neden olmasıyla gerçekleştirilebilecek en büyük bağış ve sevap olduğunu belirtiyor. 

Önceki ve Sonraki
Haberler