YAŞAM - ANNE - ÇOCUK

Ayrılık kaygısıyla baş etmenin 8 yolu

profil
Duygu Karaer
24.04.2018
Ayrılık kaygısıyla baş etmenin 8 yolu

Doğduğundan itibaren bebek, kendini anneyle bir bütün olarak görür. Emdiği meme sanki kendisinin bir organı, içinde bulunduğu kucak kendi bedeniymiş gibi bir bütünlük hissi duyar. 6-8 aydan itibaren, aslında annenin ayrı bir birey olduğunu ve yanından uzaklaşabileceğini farkeder. Tabii ki bu onun için sarsıcı ve kaygı verici bir deneyim! Tuvalete gidişiniz bile, geri dönüşü olmayan bir ayrılıkmış veya tehlike varmış gibi bir kaygı yaratabilir.

Çocuktan çocuğa değişkenlik göstermekle birlikte, ayrılık kaygısının kısa zaman sonra kendiliğinden geçmesi beklenir, ta ki okul zamanı gelip de evden ilk ayrılık yaşanıncaya dek. Burada ayrılık kaygısı yeniden ortaya çıkabilir. Fakat yine doğal bir adaptasyon sürecinden sonra, çocuk bunu atlatacaktır. İşte size daha kolaylıkla üstesinden gelebilmek için dikkat edebileceğiniz 8 püf noktası:

1. Bebeklikte çocuğun bakımını sadece anne üstlendiğinde, ilerde çocuk için ayrılık süreci daha zor oluyor. Öncelikle baba, daha sonra diğer aile bireyleri ve yakınlarınız bebekle ilgilenir, vakit geçirirse, bunlar onun ‘yabancılara’ alışmak konusundaki ilk ve en önemli deneyimleri olacak. Dolayısıyla aileyi bu konuda teşvik etmelisiniz.

2. Erken yaşlardan itibaren çocuk ‘ayrılık’ kelimesini beynini nasıl kodlarsa öyle gider diyebiliriz. Bu yüzden, anne olarak vedalaşmalara sizin nasıl bir anlam yüklediğiniz onun algısı için oldukça kritik. Hüzünlü, mutsuz ayrılıklar yerine, coşkulu, güler yüzlü vedalaşmayı tercih edin. Ayrılık anlarını olabildiğince kısa tutun.

3. Belki iyi niyetle yapılan ama en çok hasara yol açan davranışlardan biri: çocuğu habersizce, gizlice bırakıp gitmek. Siz o etkilenmesin, farketmesin hemen çıkayım gideyim derken, aslında aranızdaki güven bağı da zedelenmiş oluyor. Nereye gittiğinizi, ne zaman geleceğinizi/onu alacağınızı açıklayarak ve vedalaşarak ayrılın. Anlattığınız plana sadık kalmaya çalışın.

4. Okul öncesi dönemde çocuğunuzun ayrılığı kademeli olarak tecrübe etmesine fırsat tanıyın. Örneğin bir sonraki dönem yuvaya yazdırmayı düşünüyorsunuz, bir hazırlık süreci olarak önce kısa ayrılıkları deneyin. Çocuğunuzun tanıdığı, güvende hissedebileceği kişilerle böyle bir alıştırma yapması işleri kolaylaştıracaktır.

5. Bir başkasının kucağına gittiğinde ya da okulun ilk gününde, çocuğun sizden ayrılınca bir tepki göstermesi, ağlaması, bağırması son derece doğal ve sağlıklı bir adaptasyon mekanizması olduğunu gösterir. Bunun için onu, “Kocaman çocuk oldun, büyüdün, hiç ağlanır mı” gibi sözlerle eleştirmemeye, utandırmamaya özen gösterin.

6. Çocuk, sizin yabancılarla kurduğunuz ilişkiye bakarak insanların/dış dünyanın güvenli olup olmadığına karar verir. Örneğin, annesi olarak, okulda öğretmeniyle yakın temas halinde olmanız, onun hakkında olumlu hisleriniz olduğunu duyması onun da öğretmene güvenmesini sağlar. Sizin onayladığınız, sevdiğiniz, güvendiğiniz kişiler ona da ‘güvenilir’ gözükür.

7. Fiziken okulda devamlı onun yanında olmanız mümkün değil, ama duygusal olarak yanında olduğunuzu hissettirecek yollar deneyebilirsiniz. Kalemkutusundaki küçük bir not, ona sizin varlığınızı hatırlatan ufak bir hediye/eşya, sizi temsil eden herhangi bir şey, “Bu senin yanında oldukça bil ki ben de buradayım” mesajı vermenizi sağlayabilir.

8. Ayrılık anlarının belli bir ritüeli olursa, bu çocuğunuzun uyum sağlamasını kolaylaştırır. Örneğin, her sabah onu kapıda bir öpücükle okula yolcu etmek veya sizin onu okulun kapısından uğurlamanız gibi. Hayatın akışı içinde elbette rutin dışı vedalaşmalar da olacak. Çocuğun beklenmedik durumlara alışması için bu da gerekli. Önemli olan genel düzeni bozmamak.

Tüm bunları yaptınız ama hala bir şeyler ters gidiyor. Hangi noktada bu artık bir ‘sorun’dur ve destek almak gerekir derseniz: Uyku düzenini etkiliyorsa, okul başlangıcından itibaren 1 aydan fazla süreyle devam ediyorsa, ayrılık kaygısının yoğunluğunu evde de gözlemliyorsanız (sizinle farklı odalarda bile yalnız kalamamak gibi) ve mide bulantısı, ishal, baş ağrısı gibi tıbbı açıklaması olmayan fiziksel etkiler görüyorsanız bir uzmandan yardım alarak bu konu üzerine çalışmanızı öneririm.

Önceki ve Sonraki
Haberler
istanbul psikolog psikolog