İYİ HİSSET - SAĞLIK

Hamile olduğumu ne zaman söylemeliyim?

Gebelikte ilk 10 hafta bebeğinizin yerleşmesi, tutunması, organsal gelişimleri için en kritik haftalardır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Erhan Karaalp, bebeklerin ilk haftalardaki gelişimini ve oluşabilecek riskleri yazdı.

profil
Op. Dr. Erhan Karaalp
8.03.2018
Hamile olduğumu ne zaman söylemeliyim?

Gebeliğinizi ilk 10 haftaya kadar yakın çevrenizle paylaşmamaya özen gösterin. Buna yakın bir cümleyi yeni tanıştığım her gebeme unutmadan söylüyorum ama çoğunlukla geç kalıyorum. Gelmeden eş, kardeş, anne, kayınvalide, dostlar hatta arkadaşlar herkes biliyor.

Evet muhteşem bir duygu, anlıyorum, insanın içi içine sığmaz, dünyaya haykırmak istersiniz ama tavsiyem bunun için 10 hafta kadarcık beklemeniz.

Nedeni ise 10 hafta bebeğinizin yerleşmesi, tutunması, organsal gelişimleri için en kritik haftalar olmasıdır. Biz hekimlerin sadece bir kese, 2-3 mm bir bebek ya da sadece o 2-3 mm içinde bir kalp atışı olarak gördüğümüz zamanlarda ne kadar önemli gelişmeler olur ve bunu biz hekimler değil sadece siz anneler bilebilirsiniz.

Klinik olarak saptanan gebeliklerin yüzde 25’i, tüm gebeliklerin yüzde 50-60’ı ilk 10 hafta düşükleriyle sonuçlanır. Bunun yüzde 90 sebebi genetik (kromozomal) faktörlerdir. Bunu yaşamak, sizlerde genetik hastalık olduğu sonucunu asla doğurmaz. Aynı göz rengimiz gibi istisnasız tüm yapılarımız (mesela karaciğer, mesela kalp...) bir anneden bir de babadan gelen gen denilen karşılıklı uyum içinde olan kodlarla kodlanır. Eğer ki; bu kodlarda eksiklik ya da karşılıklı gelemeyen hatalar (DNA kırıkları) var ise, anneye bebekle ilgili eksik veri ulaşır, anne vücudu bu gebeliği ‘’yaşamla bağdaşmayacak büyük bir kusuru var’’ olarak tanımlar ve gebeliğin düşükle sonuçlanmasına karar verir. Bu, altı parmaklı olmak, yarık damaklı doğmak gibi küçük anomaliler değil. Bahsettiğim gibi karaciğer yokluğu, kalp yokluğu gibi doğar doğmaz yaşamla bağdaşmayacak kadar büyük anomalilerdir.

Düşük genel bir kavramdır. Kendini bebeğin olmadığı boş bir keseyle, bebeğin olduğu ama kalp atışının olmadığı bir durumla, daha önce görülen kalp atışının daha sonra kaybedilmesiyle, az kanamayla, çok kanamayla, hiç kanama olmadan sadece bir doktor kontrolünde gösterebilir.

Sıklığı ve sebebi itibariyle düşük aslında üzülmeyi çok fazla gerektiren bir yaşam deneyimi değildir. Doğanın bebeğinizin sağlıklı ve sorunsuz olması için harcadığı büyük çabanın sadece küçük bir parçasıdır ve bu durum sizin (ya da hekiminizin) yapıp yapmadığınız bir şeyle de ilgili değildir. Önemli olan kendi yumurtanız ve eşinizin kendi spermi ile gebelik oluşturabilmişsiniz sadece bu seferlik devam ettirememişsinizdir.

Gebelikler, ağır kaldırmayla, bir yere uzanmayla, kendini yormayla, cinsel ilişkiyle bozulmazlar. Yukarıda söylediğim yüzde 90’lık genetik (kromozal) nedenlerin dışında yüzde 10’luk az bir kısım sebepler de ilaçlar, radyasyona maruziyet, sigara alkol uyuşturucu bağımlılıkları, rahim anomalileri, anne-baba genetik hastalıkları, annenin önemli nadir kronik hastalıkları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi çoğu bir sonraki gebelikte düzeltilebilecek sorunlardır.

10 haftayı kalp atışı var olarak ve haftasıyla uyumlu olarak atlattıktan sonra ise düşük riski sıfır olmasa da baya baya azalır. Rutin kontroller sırasında çıkıp gebeliği riskli hale getirecek durumları ve nedeni her zaman bilinemeyen anne karnında bebek kayıplarını hariç tutarsak artık bebeğiniz yüzde 97 sizindir. Bundan sonraki 30 haftanın ardından ise bebeğiniz kucağınızda olacak!

Önceki ve Sonraki
Haberler
istanbul psikolog psikolog