İYİ HİSSET - SAĞLIK

Hamilelik ve bulaşıcı hastalıklar

Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu, yeni yazısında hamilelik döneminde bebek ve anne için risk taşıyan bulaşıcı hastalıkları yazdı.

profil
Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu
10.08.2017
Hamilelik ve bulaşıcı hastalıklar

Suçiçeği

Suçiçeği “varicella zoster” adlı virüsün neden olduğu çocukluk çağı hastalıklarından biridir. Çocukluk çağı hastalığı olmakla birlikte suçiçeği nadiren erişkinlerde de görülebilir. Erişkinlerde görülen hastalığın çocuklardakinden farkı çok daha ciddi hatta ölümcül seyretmesidir. Hamilelikte suçiçeği geçirilmesi başta zatürre olmak üzere birçok ölümcül riske neden olur.

Bu nedenle hamileliği sırasında suçiçeği geçiren biriyle temas eden anne adayının zaman kaybetmeden bağışık olup olmadığı incelenmelidir. Bunun için basit bir kan testi yeterlidir. Annelik çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 90'ının bağışık olması nedeniyle suçiçeği rutin hamilelik incelemeleri arasında yer almamaktadır. Suçiçeğine temas etmiş ve bağışıklığı olmayan anne adaylarının temastan sonraki ilk 96 saatte koruyucu serum (immunglobulin) uygulaması yapılmalıdır.

Hamilelikte suçiçeği özellikle zatürre olmak üzere oluşabilecek riskler açısından yakın takip edilmelidir. Bebek açısından hamileliğin ilk üç ayında geçirilen suçiçeği anomalilere yol açarken, doğumdan hemen önce geçirilen enfeksiyon yeni doğanın ciddi şekilde enfekte olmasına neden olabilir. Bebek üzerine olası yan etkileri nedeniyle suçiçeği aşısı olduktan sonra üç ay hamile kalınmaması önerilmektedir.

Kızamıkçık

“Rubella” denilen kızamıkçık virüsü anne karnındaki bebekte ciddi hasarlara ya da düşüklere neden olabilmektedir. Özellikle ilk üç ayda geçirilen kızamıkçık enfeksiyonu görme kaybı ve tam körlükle sonuçlanabilen göz problemleri, işitme kaybı, kalp anomalileri, zeka geriliği ve spastisite gibi durumlara neden olabilir. Bunların yanı sıra hamilelikte geçirilen kızamıkçık sıklıkla düşük ve ölü doğumlara da neden olmaktadır. Hamileliğin erken dönemlerin kızamıkçık enfeksiyonu geçiren hamileliklerin sonlandırılması önerilmektedir.

Kızamıkçığın bebekte yaptığı hasarlar tedavi edilemez ancak önlenebilir. Çocukluk çağında kızamıkçık geçirip geçirmediğini bilmeyen tüm anne adaylarının hamile kalmadan önce kan testi yaptırarak bağışıklığı olmayan kişilerde aşı yapılması uygun bir yaklaşımdır. Gebelik planlayan ve aşılanan kadınların üç ay süreyle gebeliğine izin verilmemektedir. Hamile kaldıktan sonra kızamıkçık (rubella) taraması yapılan ve bağışık olamayan anne adaylarında ise aşı yapılamaz. Böyle bir durumda kişi hamileliği süresince kızamıkçık geçiren çocuklardan uzak durmalıdır.

Kabakulak

Kabakulak hastalığı hamileliğin ilk üç ayında düşük riskinde anlamlı bir artışa neden olur. Düşük olmaması durumunda geçirilen kabakulak enfeksiyonu bebekte herhangi bir hasara neden olmamaktadır. Bu nedenle hamileliğini erken dönemlerinde kabakulak ile temas eden bir kadında gebeliği sonlandırmak gerekmemektedir.

Toksoplazma

Toksoplazma sadece kedilerin bağırsağında üreyebilen bir parazittir. Enfeksiyonu kapan kedinin 2-3 hafta süreyle dışkısı ile atılan parazit sıklıkla kedi dışkısı ile bulaşan besinler yoluyla insanlara bulaşır. Ayrıca kedi dışkısı ile bulaşan otlarla beslenen sığır ve koyun gibi hayvanların kaslarına yerleşen parazitlerin iyi pişirilmeyen etlerle tüketilmesiyle de parazit insana bulaşabilir.

Toksoplazma ile enfekte olan kedilerin 2-3 haftadan sonra dışkısında parazit olmaz. Bir kere toksoplazma enfeksiyonu geçiren kedi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden enfekte olmayacağı için toksoplazma riski taşımazlar. Sokak kedileri genelde bu enfeksiyonu yaşamlarının çok erken döneminde geçirip, bağışıklık kazandıkları için toksoplazmanın büyük sokak kedilerinden bulaşması çok uzak bir olasılıktır. Benzer şekilde çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa çıkarılmayan evcil kedilerin de hastalığı bulaştırmaları imkansızdır.

Hamilelikleri sırasında toksoplazma hastalığına yakalanan anne adaylarının yaklaşık yüzde 30-40'ı hastalığı bebeklerine geçirirler. Annedeki enfeksiyonun bebeğini etkileme riski gebelik yaşı ile doğrudan ilişkilidir. Bebeğe bulaştırma riski hamileliğin son üç ayında daha yüksektir (yaklaşık yüzde 70), ilk üç ayda ise bebeğe enfeksiyon geçme olasılığı düşük (yaklaşık yüzde 15) olmasına rağmen bebekte oluşacak hasar daha ağırdır. Bir başka deyişle son üç ayda bebeğe enfeksiyon geçmesi daha kolay ancak zarar yaratma olasılığı son derece düşükken, ilk üç ayda çok zor geçen enfeksiyon daha ciddi sorunlara neden olmaktadır.

İlk üç ayda yaşanan toksoplazma enfeksiyonu düşük veya ölü doğumlara neden olabilirken, toksoplazmanın diğer etkileri ise beyin hasarı, beyinde su toplanması (hidrosefali), epilepsi, görme ve işitme bozuklukları, gelişme ve zeka geriliği gibi merkezi sinir sistemi hasarlarıdır. Hamileliğin hangi dönemi olursa olsun anne adayında toksoplazma hastalığı olması bebekte mutlaka bir hasar oluşacağı anlamına gelmez. Böyle bir durumda detaylı ultrasonografi ile toksoplazmanın bebekte hasar oluşturup oluşturmadığı araştırılır.

Gribal enfeksiyon

Hamilelik gribal enfeksiyon yaşanması bebek için risk oluşturmaz. Ancak hamile bir kadın gribe yakalandığında enfeksiyona bağlı komplikasyonların görülme riski daha yüksektir. Öte yandan hamileliğin son günlerinde gribe yakalanan bir anne adayının doğum sonrası hastalığını bebeğine geçirme ihtimali yüksektir.

Grip aşısı ise canlı virüs içermeyen ve hamilelikte kullanılabilen güvenli bir aşıdır ve hamileliğinin ikinci ya da üçüncü üç ayında olan anne adaylarına grip aşısı olmaları önerilebilir. Özellikle şeker hastalığı, astım, hipertansiyon gibi risk faktörlerin var olduğu tüm hamilelere grip aşısı mutlaka yapılması önerilir.

Hepatitler ve AIDS

Hepatit B virüsü karaciğerde iltihaba neden ve ülkemizde taşıyıcılık oranı oldukça yüksek olan bir virüstür. Bu nedenle hamileliğin başında yapılan testler ile Hepatit B taraması da yapılmalıdır. Taramada HBsAg pozitifliğinde hastalığın taşıyıcılığı, anti-HBs pozitifliği durumunda ise bağışıklık söz konusudur. Anne adayının hepatit-B taşıyıcılığı varlığında doğumdan hemen sonra bebeğin aşılanması ve koruyucu serum (immunglobulin) uygulanması gerekecektir.

Hepatit C ve HIV virüsleri ise hepatit-B’ye göre daha ağır sonuçlara neden olan, ancak toplumda daha seyrek izlenen bir hastalıktır. Özellikle geçmişte kan nakli uygulanmış, uyuşturucu kullanmış veya aile bireylerinde bu hastalık saptanmış anne adaylarında bu hastalıklar taranmalıdır. Bu risk faktörleri mevcut olmayan anne adaylarında hepatit-C ve AIDS taraması yapılması gerekmemektedir.

Önceki ve Sonraki
Haberler
istanbul psikolog psikolog