GÜZELLİK - CİLT BAKIMI

Genç kalmanın formülü

Cildinizin her daim sağlıklı, parlak kalmasını ve kırışıklıkların olabildiğince geç oluşmasını istiyorsanız Dermatoloji uzmanı yazarımız Sevinç Elinç Aslan’ın önerilerine kulak verin.

profil
Uzm.Dr.M.Sevinç Elinç Aslan
22.04.2016
Genç kalmanın formülü

Cildimize elastikiyet, dolgunluk ve nem veren bir destek dokusu vardır. Bu destek dokuda bol miktarda hyalüronik asit, kollajen ve elastik lifler bulunur. Yaşlanma ile birlikte deride oluşan en önemli değişiklikler bu destek dokunun azalmasına bağlıdır. Cildi yaşlı gösteren ve en çok göze çarpan temel değişiklikler kuruluk, ince ve derin kırışıklıklar, lekelenmeler ve sarkmadır.

Hyalüronik asit, cildimizin en önemli temel yapı taşıdır. Ancak 20 yaşından itibaren doğal miktarı azalma başlar; geçen her yılda yüzde 2.1 oranında kaybedilir.  Yaklaşık 50 yaş civarında yüzde 50 oranında miktarı azalmış olur. En temel yapı taşı eksilen ciltte kuruluk, kabalaşma ve çizgilenmeler görülmeye başlar.

Bugün artık bu sürecin etkisini azaltmak için elimizde, her birinin rolü birbirinden çok farklı hyalüronik asit içeren seçenek var. Örneğin 20’li yaşlarda hyalüronik asit içeren krem ve maskeler yeterli olurken, 30’lu yaşlardan sonra artmış ihtiyacı karşılamak için cilt içine enjekte edilen ürünler tercih etmek daha yerinde olacaktır. Son zamanlarda ışık dolgusu adıyla anılan bu uygulama ile cilde enjekte edilen hyalüronik asit dokuların arasını doldurarak cildin daha aydınlık görünmesini sağlar.

Kollajen ve elastin, vücudu bir arada tutan, dokuya yapısal destek, güç ve elastikiyet sağlayan proteinlerdir. Daha çok ciltte, kemiklerde ve vücuttaki bağ dokusunda yer alırlar. Kollajen ciltte sıkılıktan, elastin ise esneklikten sorumludur. Yaşlandıkça bu iki önemli proteinin üretimi azalır. Sonuç olarak da ciltte sarkmalar, çizgiler ve kırışıklıklar oluşmaya başlar. Cildinizin sağlıklı, parlak görünmesini ve kırışıklıkların derinleşmeden olabildiğince geç oluşmasını istiyorsanız kollajen ve elastin üretimini desteklemek zorundasınız.

Yıllardır, kollajen içeren farklı cilt bakım ürünleri ve kremler cilt için uygun görülmüştür. Kremlerle yüzeysel uygulanan kollajen cilde faydalı olabilir, ancak bu kaybolan kollajeninizin yerine tekrar kollajen üretme durumu söz konusu değildir. Günümüzde bunu sağlamak için en çok tercih edilen yöntem ağız yoluyla karoten, koenzim Q, C ve E vitamini gibi antioksidanların kullanılmasıdır. Yaşlanmaya bağlı belirtilerin başladığı 30’lu yaşlarda ciltte kollajen sentezini uyaran lazer, mikroiğneleme, peeling v.b kozmetik uygulamalarla tanışmakta fayda var.

Önceki ve Sonraki
Haberler
istanbul psikolog psikolog